26 Aralık 2020 Cumartesi

YÜKSEKTEN KORKAN TIRTIL

Ben bir çocuk kitabı yazdım:)
Yazar için her kitap ayrıdır, hepsi özeldir. Ama bu kitap benim için biraz daha özel. Çünkü çocuklarıma korkularından özgürleşmelerini öğretmek için onlara özel kurguladığım bir hikâye.
İkiz oğullarım Enes ve Bera'ya ithafen yazdığım kitabımın adı YÜKSEKTEN KORKAN TIRTIL.
Ve "İthaki Çocuk" etiketiyle artık raflarda. Çocuklarımıza hayal kurmayı, korkularından özgürleşmeyi, cesareti fısıldayacak ve değişimin dönüşümün güzelliğini aşılayacak sıcacık bir hikâye oldu. Biz çok sevdik, Hikâyemiz artık sizin de hikâyenizdir.
Çocuğunuzu/çocuklara verilebilecek en güzel hediye...




TANITIMDAN:

Minik bir tırtıl olan Pırtıl, bir gün kelebeğe dönüşeceği için
çok endişeliydi. Çünkü halinden memnundu ve bir de…
yüksekten çok korkuyordu!
İçinde ona hep, “Ya uçamayıp düşersen? Ya bir yerini incitirsen?
Ya arkadaşlarına rezil olursan?” diyen bir ses vardı. Pırtıl onu tanıyordu: Bu, korkusunun sesiydi… Pırtıl’ınsa artık onu dinlemeye niyeti yoktu! Buna bir son vermenin zamanı gelmişti! Ağacın dalından yukarı, en yukarı tırmanacak ve korkusunu sonsuza dek susturacaktı. Fakat tam o sırada…
İçimizdeki korkuları yenmenin göründüğü kadar zor olmadığını gösteren, etkileyici bir hikâye…

Penguen Kitabevi şubelerinde, D&R mağazalarında
online olarak ise:
Ertesi gün kargo elinizde sipariş için ilknokta sitesinde,
kitapyurdundan sitesinde
ya da kitap satan her yerde bulabilirsiniz.

24 Aralık 2020 Perşembe

Aliye Berger

    Google bugün Resaam Aliye Berger için bir doodle hazırladı. Resim yapmaya başladığım yıllarda adını duyduğum ve hayatını Frida Kahlo'ya benzettiğim Aliye Berger hakkında bir şeyler yazmak istedim.
    Sanatçılar genellikle duygularını dolu dolu yaşarlar ve bir yanlarıyla da çoğu zaman çılgınlardır. Ben şahsen Frida Kahlo ve Aliye Berger'i ressam olmalarının dışında tutkulu âşık halleriyle de birbirlerine benzetirim. 


Peki kimdir Aliye Berger diye kısacık baktığımızda, "Aliye Hanim 24 Aralık 1903'te Şakir Paşa’nın altıncı ve sonuncu çocuğu olarak Büyükada’da dünyaya geliyor. Sadrazam Cevat Paşa’nın yeğeni, yazar Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir’in ve ressam Fahrünnisa Zeid’in kız kardeşi, seramikçi Füreya Koral ve tiyatro sanatçısı Şirin Devrim ve ressam Nejad Devrim’in teyzesi, ressam Cem Kabaağaç’ın halasıdır" bilgilerine ulaşıyoruz.



    Frida ile benzer yanları resim yapmalarının yani sıra çılgın da birer âşık olmaları demiştim ya, Notre Dame de Sion Fransız Lisesi'nde iyi bir eğitim alan Aliye Hanım keman dersleri aldığı Karl Berger'e âşık olur. Ama ne aşk...  Karl ise çapkınlığıyla ünlüdür. Tıpkı Frida'nin sevdiği kendi gibi ressam ve resim öğretmeni olan Diego Rivera gibi. Frida'nın aksine Aliye Hanım bunu kaldıramaz ve ayrılır Karl'dan. Keman derslerini de bırakır. ama kulağına gelen çapkın Karl ile hizmetçisi arasındaki dedikodulara dayanamaz. Frida'nın sessiz savaşı ve durumu kabullenişinin aksine Aliye Hanım sinir krizleri geçirip alır eline silahı ve Karl'ın evine giderek hizmetçisini yaralar.
    O günden itibaren de ilişkileri resmen başlar. Tam 23 yıl beraber yaşarlar ve sonunda evlenirler. Hayat bu ya, evlendiklerinden 6 ay sonra Karl Berger yaşamını kaybeder. Aliye Hanım'ı bu saatten sonra telkin edebilecek tek şey resim olur. Kendisini sanata adar. Türkiye’nin ilk kazıma ve oyma gravür sanatçılarından olarak adını tarihe yazdırır.


1954 yılında Yapı Kredi Bankası'nın yarışmasında Güneş'in Doğuşu tablosu ile 
1. olduktan sonra da ünlenmiştir. Yaşamı boyunca dünyanın çeşitli kentlerinde on iki özel sergi açmış, kırk sekiz karma sergiye katılmıştır. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde dört, Albertina Müzesi’nde de üç yapıtı sergilenmektedir.
 

25 Ekim 2020 Pazar

5.gün kovid tedavisinde kullanılan ilacım geldi

    Nefes almanın ve aynı evde çocuklardan ayrı kalmanın çok zor olduğu bir gün daha başladı. Cuma gündüz ve gece sürekli uyudum. Çocuklar evde, babaları ilgileniyor. Annem yemeklerimizi yapıp asansöre bırakıyor. Bu düzende 5. güne uyandık ki, zil çaldı. Sağlık Bakanlığı'nın kurduğu ekipten bir görevli ilacımı getirdi. Nasıl kullanılacağını anlattı. Evdeki herkesin sağlık durumlarını, evde olup olmadıklarını ve tc 'leri kontrol etti.

    Yoğunluktan dolayı dün yetiştiremedik ilacı, dedi :(

    Bu süreçten ben boş durmamıştım. Hem araştırmalarım hem de seven doktor arkadaşlarım vasıtasıyla bu virüsün kanda pıhtılaşma yaptığını öğrenmiştim. Bu konuyu sormam tembihlenmişti. Konuyla ilgili özel bir sağlık problemim vardı. Onu da söyleyince görevli kan sulandırıcı bir ilaç söyleyip, bunu aile hekimimden istememi söyledi. Cumartesi olmasına rağmen cep telefonu açık olan doktorum yardımcı oldu. Önceden başladığım antibiyotiklere de bitene kadar devam etmem söylendi.

    ÖNEMLİ bir konu daha, önceden evdekilere de eve gelip test yapıyorlarmış. Ama şu an çok yoğun olduğu için kişilerin şikâyeti olursa yapılıyormuş. İstanbul'da testlere yetişemiyorlarmış :(


    PEKİ BEN NASILIM? BİZ NASILIZ?

    *Öksürük peşimi bırakacak gibi, ama tat ve koku hissi bu sabah %100 kayboldu.

    *Çay, ıhlamur, limonata, ekmek, çikolata, ıspanak aynı tat: tatsız. Nötr.

    *Kolonya, sabun, kahve, çocuklarımın hasret kaldığım kokusu aynı, kokusuz. Nötr.

    *Saçlarım oluk oluk dökülüyor. Yüzüm renksiz.

    *Psikolojik olarak yorucu bir gün geçirdim. Çocuklar "Anne n'olur bir kez sarılalım, bir kez öpeyim" diyorlar, gözümün içine bakıyorlar. Onlarla aynı masada oturmadığım için yemek yemek istemiyorlar, zaten iştahsızlar. Ama sağlıkları iyi. Hasret kaldığım için pijamalarından önceki kıyafetlerini kokladım. en azından kokularını alayım dedim. ama ne çare. Burnum belki de en çok işe yarayacağı zamanda koku duyusunu kaybetmişti.

    Odalarının kapısından gözlerim nemli izledim. İyi geceler öpücüğü alamadıkları için mutsuz yatmışlardı. Boyunlarını büküp çıkmışlardı odamdan. uykuda bile mutsuz uyuyorlar. İçim parçalandı.

    Oturup ağladım:( Canımı en çok onların gözümün önünde solması acıtıyor. Yine de çok şükür, şanslıyım ki, hastane sürecimiz olmadı. En azından gözümün önündeler...


    6.GÜN

    Bu hastalık öyle bir hastalık ki iyiyim ya da kötüyüm diyemiyorum. İyiyim diyorum iki saat sonra yatağa düşüyorum. Kötüyüm, ben hiç iyileşemeyeceğim herhalde diyorum üç saat sonra tamamen iyi hissediyorum. iyi de olsam kötü de olsam odamdan çıkmıyorum.


     Bugün Bera geldi, girme odaya dememe rağmen yatağın uç kısmına yattı. Elini yorganın altından uzattı. Böyle el ele tutuşalım bari, dedi. Ben de yorganın üzerinden elini tuttum. Yüzündeki yürek burkan mutluluğu görmeniz lazımdı. 6. günde oğlumla en büyük yakınlaşmamız böyle oldu. Aynı evde çocuklarımı çok özledim.