7 Ekim 2016 Cuma

Fehim Paşa Konağı/ Tiyatro

Ekim ayıyla birlikte kültür, sanat etkinlikleri de başladı.

Şehir tiyatroları da bu hafta 2016-2017 sezonunun perdelerini açtılar. Hemen Turgut Özakman'ın yazdığı ve 1979'da kendisine ödül kazandıran Fehim Paşa Konağı'na bilet aldım ve nihayet dün akşam izledik ve beklediğimden daha çok eğlendik.

Farklı ve keyifli bir dekor ve müzikle perdelerin açıldığı oyunu, Kemal Kocatürk yönetirken, Pertev Bey'i de canlandıran oyunculuğunu ve şahsını pek sevdiğim Bahtiyar Engin anlatıyor.



Oyun Fehim Paşa Konağı'nın eski kabadayılarından olan ve on yıl önce bıçaklandıktan sonra kabadayılığı bırakan Rasim Baba'nın şimdilerde işlettiği kahvesinde başlıyor. Rasim Baba artık vaktini eski kabadayılık hikayelerini anlatıp, şimdilerde olan olayları keyifle dinlemekle geçiriyor. Kendi gibi kabadayı olmasını istediği tek oğlunun ise, Hacivat Karagöz gölge oyunu ve oyunculuk gibi işlerle uğraşmasına ve naif, narin, kibar haline üzülürken bir gün oğlu Yusuf'u Fehim Paşa Konağı'na götürüp kendi gibi bir kabadayı olmasını istemesiyle de işler karışıyor.


Babasının kabadayı olmasını istediği Yusuf, Fehim Paşa'nın eğlenmek isteyen karısı, kızı ve halayık ekibinin eğlendiricisi olduğu yetmiyor gibi bir de Fehim Paşa'nın kızına aşık olunca eğlenceli bir tesadüfler silsilesi başlıyor.




2. Meşrutiyet öncesinde Abdulhamit'in son dönemlerinde geçen oyunda Meşrutiyet öncesi 'hürriyet' kelimesini ağzına almaktan dahi çekinen saray yanlısı soyluların, Meşrutiyet sonrasında nasıl taraf değiştirdiği, aslında hepsinin gizli hürriyetçi olduklarını iddia etmeleri de hicivli göndermeler kahkahalar eşliğinde yapılıyor. Ayrıca halkın bir kahraman yaratabilme gücü de manidar bir şekilde sergileniyor.



Anlatım, dekor, ışık, kostümler, müzik ve oyunculuklar gerçekten muhteşemdi.
Havada asılı duran maket evler konakları temsil ederken, yine asılı duran dev cezve de kahveyi temsil ediyordu. kostümler yukarıdan bir iple askıyla iniyor ve sahneye göre her bir dekor sırayla ön plana çıkıyordu. Sahne ortasındaki koronun sessiz duruşu bile sahne için yetebilecekken, şarkılar da bir o kadar keyifliydi.






Oyuncuların kendi aralarında doğaçlama konuşmaları, esprileri, rahatlıkları da oyuna ayrı bir hava kattı.

Uzun zamandır bu kadar eğlenmemiştim. Oyun içinde her bir sahnede, içimden gidip oyunculara sarılmak geldi. Tabi ki oyun sonunda da ellerimiz acıyana kadar ayakta alkışladık.



Uzun kış gecelerinde tiyatro, emsali olmayan şahane bir etkinlik. Gidin, izleyin, eğlenin, gülün, öğrenin, düşünün. Gecenin sonunda iyi ki izledik diyeceğiniz bu oyunu kaçırmayın derim. Programa şehir tiyatrolarının sayfasından bakabilirsiniz

Keyifli Seyirler...