26 Aralık 2020 Cumartesi
YÜKSEKTEN KORKAN TIRTIL
24 Aralık 2020 Perşembe
Aliye Berger


1954 yılında Yapı Kredi Bankası'nın yarışmasında Güneş'in Doğuşu tablosu ile
1. olduktan sonra da ünlenmiştir. Yaşamı boyunca dünyanın çeşitli kentlerinde on iki özel sergi açmış, kırk sekiz karma sergiye katılmıştır. İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde dört, Albertina Müzesi’nde de üç yapıtı sergilenmektedir.
25 Ekim 2020 Pazar
5.gün kovid tedavisinde kullanılan ilacım geldi
Nefes almanın ve aynı evde çocuklardan ayrı kalmanın çok zor olduğu bir gün daha başladı. Cuma gündüz ve gece sürekli uyudum. Çocuklar evde, babaları ilgileniyor. Annem yemeklerimizi yapıp asansöre bırakıyor. Bu düzende 5. güne uyandık ki, zil çaldı. Sağlık Bakanlığı'nın kurduğu ekipten bir görevli ilacımı getirdi. Nasıl kullanılacağını anlattı. Evdeki herkesin sağlık durumlarını, evde olup olmadıklarını ve tc 'leri kontrol etti.
Yoğunluktan dolayı dün yetiştiremedik ilacı, dedi :(
Bu süreçten ben boş durmamıştım. Hem araştırmalarım hem de seven doktor arkadaşlarım vasıtasıyla bu virüsün kanda pıhtılaşma yaptığını öğrenmiştim. Bu konuyu sormam tembihlenmişti. Konuyla ilgili özel bir sağlık problemim vardı. Onu da söyleyince görevli kan sulandırıcı bir ilaç söyleyip, bunu aile hekimimden istememi söyledi. Cumartesi olmasına rağmen cep telefonu açık olan doktorum yardımcı oldu. Önceden başladığım antibiyotiklere de bitene kadar devam etmem söylendi.
ÖNEMLİ bir konu daha, önceden evdekilere de eve gelip test yapıyorlarmış. Ama şu an çok yoğun olduğu için kişilerin şikâyeti olursa yapılıyormuş. İstanbul'da testlere yetişemiyorlarmış :(
PEKİ BEN NASILIM? BİZ NASILIZ?
*Öksürük peşimi bırakacak gibi, ama tat ve koku hissi bu sabah %100 kayboldu.
*Çay, ıhlamur, limonata, ekmek, çikolata, ıspanak aynı tat: tatsız. Nötr.
*Kolonya, sabun, kahve, çocuklarımın hasret kaldığım kokusu aynı, kokusuz. Nötr.
*Saçlarım oluk oluk dökülüyor. Yüzüm renksiz.
*Psikolojik olarak yorucu bir gün geçirdim. Çocuklar "Anne n'olur bir kez sarılalım, bir kez öpeyim" diyorlar, gözümün içine bakıyorlar. Onlarla aynı masada oturmadığım için yemek yemek istemiyorlar, zaten iştahsızlar. Ama sağlıkları iyi. Hasret kaldığım için pijamalarından önceki kıyafetlerini kokladım. en azından kokularını alayım dedim. ama ne çare. Burnum belki de en çok işe yarayacağı zamanda koku duyusunu kaybetmişti.
Odalarının kapısından gözlerim nemli izledim. İyi geceler öpücüğü alamadıkları için mutsuz yatmışlardı. Boyunlarını büküp çıkmışlardı odamdan. uykuda bile mutsuz uyuyorlar. İçim parçalandı.
Oturup ağladım:( Canımı en çok onların gözümün önünde solması acıtıyor. Yine de çok şükür, şanslıyım ki, hastane sürecimiz olmadı. En azından gözümün önündeler...
6.GÜN
Bu hastalık öyle bir hastalık ki iyiyim ya da kötüyüm diyemiyorum. İyiyim diyorum iki saat sonra yatağa düşüyorum. Kötüyüm, ben hiç iyileşemeyeceğim herhalde diyorum üç saat sonra tamamen iyi hissediyorum. iyi de olsam kötü de olsam odamdan çıkmıyorum.
Bugün Bera geldi, girme odaya dememe rağmen yatağın uç kısmına yattı. Elini yorganın altından uzattı. Böyle el ele tutuşalım bari, dedi. Ben de yorganın üzerinden elini tuttum. Yüzündeki yürek burkan mutluluğu görmeniz lazımdı. 6. günde oğlumla en büyük yakınlaşmamız böyle oldu. Aynı evde çocuklarımı çok özledim.
Covid 19 test sonucunuz: Pozitif
Cuma sabahı, hastalığın 4. günü, kendimi çok iyi hissederek uyandım. Boşuna yaptırdım testi, stres oldum. Mevsilik bir gripmiş meğer dedim. Nevresimlerimi değiştirdim, evimi silip dezenfekte ettim. Eşim ne çok deterjan kokuyor ev dedi, abartma ben hiç koku almıyorum, dedim. cümle ağzımdan çıkarken içime düştü yine o kurt. Tat ve Koku kaybı demişlerdi. Hemen e nabızdan test sonucuna baktım. kocaman bir POZİTİF yazıyordu. hayatımda hiçbir Pozitif bu kadar negatif duygular uyandırmamıştı bende. telefon elimde olduğum yere oturup ağlamaya başladım. Hani Türk filmlerinde sonuçlar karışır ya, acaba bir karışıklık mı oldu diye bile düşündüm.
9 aydır evden çalışıp, izole yaşarken, onca dikkat ederken, sosyalleşmemişken, normale asla dönmemişken bu virüse yakalanmış olma ihtimalimi aklım almıyordu. Kabulleniş safhasına çabuk geçtim. Çünkü evde 8 yaşında iki çocuk vardı ve tedirgin gözlerle bana bakıyorlardı. Hemen onlara her şeyi anlattım. Bundan sonra nasıl yaşayacağımızı, bir müddet aynı evde uzak kalacağımızı ve yine evden hiç çıkmamamız gerektiğini anlattım. Çok üzüldüler tabii. Önce bana, sonra da okula gidemeyecek olmalarına...
Sonuç açıklandıktan iki saat sonra Sağlık Bakanlığı'ndan aradılar:.
*Süreçten bahsettiler ve ilaç getireceklerini söylediler. Bu ilaç sadece Sağlık Bakanlığı tarafından verilen ve eczanede satılmayan bir ilaçtı. Evde tedavi uygulayacaktık.
*Çocuklar ve evde beraber yaşanan ve temas edilen kim varsa test yaptırdığım günden itibaren 14 gün, ben ise 10 gün evde karantinada kalmak mecburiyetindeydik. Aksi halde cezai işlemi vardı. Bununla birlikte telefonuma konuya dair bilgilendirme metni gönderildi.
*Yemekleri benim yapmamam ve evde maskesiz dolaşmamam söylendi. Mümkünse evde farklı tuvalet ve lavabo kullanmalıydım. Eğer evde tek banyo lavabo varsa her defasında 1 ölçek çamaşır suyu 10 ölçek su şeklinde buralar dezenfekte edilmeliydi. ortak havlu vs asla olmamalıydı ve temastan kaçınılmalıydı.
* Öksürürken peçete kullanılmalı, o peçeteler katlanıp iç içe iki ayrı poşete konularak çöpe atılmalıydı.
İki saat sonra iyiyim, hiçbir şeyim yok diyen ben boğaz ağrısı, kulak ağrısı ve halsizlikle yatağa düşmüştüm. tat ve koku duyusu bir nebze azalmıştı. Ateşim hala yoktu.
KORONA VİRÜSÜ'nden daha fazla kaçamadım. İşte Korona Günlüğüm:
Pazartesi ve perşembe günleri çocuklar okula gidiyorlar. Bu sebeple içime kurt düştü. Ya korona virüsüne yakalandıysam ve bunu bilmeden çocukları okula yollarsam? Saate baktım 15.00. Hemen kalkıp Eyüp Devlet Hastanesi'ne gittim. Acil girişinde Kovid19 için ayrı bir bölüm var. Kayıt yaptırdım, saat 15.30. tahmini muayene saati 19.10 yazıyor elimdeki kâğıtta. Hemen çıktım, iki özel hastaneye ulaştım. test fiyatı birinde 450tl diğerinde 500 tl. Mecbur vereceğim, dedim. Ama biri kandan bakıyoruz sadece ve 72 saate ancak çıkar dedi, diğeri de bugün git yarın sabah gel dedi. Gerçekten! Ve ilaç yazmıyorlar. Kızdım eve gittim. 19.00'da devlet hastanesine geri döndüm. Kolayca burun ve ağızdan kültür aldılar. Sonuç için e nabızdan takip edebileceğimi söylediler. Sonuçlanana kadar kullanmam için de ilaç yazdılar. Bakın burası çok ÖNEMLİ! Çünkü özellerde sonuç çıkmadan asla ilaç vermiyorlar. sonuç çıkana kadar geçen zamanda hastalık iyice ilerliyor ve çektiğiniz acı artıyor. İyi ki devlet hastanesine geldim dedirten bir etken oldu bu.
2. gün yani çarşamba günü aile hekimi aradı. geçmiş olsun diyerek sonucu takip ettiğini söyledi. O gece kaçta gözüm daldı bilmiyorum ama gece 2'de uyandım ve bir daha asla uyuyamadım. Öksürük teşrif etmişlerdi. böyle bir öksürmek, boğaz yanması hayatımda yaşamadım. Sanki boğazımda açık bir yara var ve her nefes alışımda oksijen yakıyor, yutkunurken acıyordu. Solunum en acı veren olay haline gelmişti. Konuşmak imkansız. 2. cümlede boğazım kuruyor ve öksürük krizine giriyordum. Değil telefon konuşması yapmak evde bile mümkün olmadıkça konuşmadım.
Perşembe sabah hemen aile hekimimi aradım. Durumu anlattım. Bana gerekli ilaçları yazdı. Sonucu takip ettiğini ve henüz test sonucumun çıkmadığını söyledi. O ilaçlar sayesinde 3. günüm öksürük açısından bir nebze daha iyi geçmekle birlikte komada gibi gece gündüz uyudum. asla geçmek bilmeyen bir boğaz ağrısı, baş ağrısı ve halsizlikle öksürmek ve tuvalet ihtiyacı için uyanıyordum. ertesi sabah test sonucum çıkacaktı. Henüz bundan habersizdim...
31 Mayıs 2020 Pazar
Oruç Aruoba
Türkiye’nin önemli düşünürlerinden Oruç Aruoba bugün 72 yaşında hayata veda etti.
Tanimayan en azindan adini duymayan yoktur ama varsa da tanıtalım, hatırlayalım.
Oruç Aruoba kimdir?
Şair ve yazar bir annenin Muazzez Aruoba'nın yine şair, yazar ve fesleseci oğludur. Akademisyen olarak başladığı kariyerine hakkıyla bu sıfatları da eklemiştir Oruç Aruoba Aruoba, Hume, Nietzsche, Kant, Wittgenstein, Rainer Maria Rilke, Von Hentig, Paul Celan ve Matsuo Bashō gibi düşünür, yazar ve şairlerin eserlerini Türkçeye kazandırmıştır.
Wittgenstein'ın eserlerini Türkçeye ilk defa Oruç Aruoba çevirmiştir.
Metis yayınlarından yayimlanan Oruc Aruoba'nin;
“Tümceler, Bir Yerlerden Bir Zamanlar, De ki İşte, Yürüme, Hani, Ol/An, Kesik Esin/tiler, Geç Gelen Ağıtlar, Sayıklamalar, Uzak, Yakın, Ne Ki Hiç,İle, Çengelköy Defteri, Zilif, Doğançay'ın Çınarları, Benlik, Meşe Fısıltıları, David Hume'un Bilgi Görüşünde Kesinlik, Nesnenin Bağlantısallığı A Short Note on the Selby-Bigge Hume The Hume Kant Read, Tebliğ” eserlerinden bazılarıdır.
Edebiyata büyük katkisi olan değerli bir çevirmendir aynı zamanda.
#oruçaruoba
26 Nisan 2020 Pazar
Korona Marşı, Evde Kal Kitap Oku, Hayat Eve Sığar
Ama biliyoruz ki bu musibetten kurtulmanın en kolay ve en ucuz yolu evde kalmak.
Umutla...
5 Şubat 2020 Çarşamba
İYİ ŞEYLER BİRDENBİRE OLUR
05.02.2020 tarihi itibari ile İthaki Yayın Grubu'ndan Müptela Yayınları etiketiyle, kitap satan her yerde.
İnsanların karşılaşmalarının, tanışıklıklarının birbirleri üzerindeki görevini, birbirlerinin hayatlarını nasıl değiştirdiğini anlatırken, yüreklere umut tohumu serpen ve Oğuz Atay'a selâm eden bu romanı çok seveceğinizi düşünüyorum.
Yolunuza ve ruhunuza ışık olması dileğiyle.
Şimdiden keyifli okumalar...
ARKA KAPAK
İnsan doğru olana yüzünü sürdüğü, ona boyandığı, onunla kuşanıp yürüdüğü zaman bambaşka bir güzelliğe erişiyor. Başımıza ne gelirse gelsin, kimleri kaybetmiş olursak olalım doğru olanı aramaya gücümüz yetmeli. Eğer o güç yüreğimizi sararsa, o gücün elini sıkı sıkı tutarsak yolumuzdaki taşları temizleyen bir rüzgâr biz yola ulaşmadan evvel esip temizler onları. Buna inanmak bile doğruya olan yolculuk için güç veriyor.
Ayşen Bozkuş, İyi Şeyler Birdenbire Olur’daki duru anlatımıyla bize tam da doğrunun ne olduğunu fısıldıyor. Acı tecrübelerin son değil bambaşka güzel başlangıçlar için yol olduğunu gösteren bu roman, hikâyesi ve okura işaret ettikleriyle hayata karşı farklı bir bakış açısı kazanmanızı sağlayacak güçte.
Yaşanılanlar aslında hayatın, “Yalnız değilsin. Bak birdenbire karşına çıkan insanlar, hiç hesapta yokken yaşanan olaylar var. Adına tesadüf dediklerin var,” deme şekliydi. Tesadüf ne planlı bir kelimeydi. İçinde hayatımızı değiştiren her şey ve herkes vardı…