17 Mayıs 2014 Cumartesi

#Soma

#SOMA
Hiç tadım tuzum yok. Ne orada onca çocuk öksüz kalmışken, kendi çocuklarımı sevmeye; onları eğlendirmeye yüzüm var.  Ne de vicdanımda onca eş, anne, kardeş olan kadın orada ağlarken birilerine tebessüm etmeye.

Yok. Hiç bir köşesinde yer yok vicdan terazimin.  Meğer kocaman rakamlarla ne rahat yaşıyormuşuz şikayet ettiğimiz hayatlarımızda. Güneşi, gökyüzünü, sevdiklerini her gün
metrelerce yerin altına satan insanları unutmuşuz.

Hayat kadar adaletsizleştirmişiz yüreklerimizi. Görmezden gekerek, unutarak, ötekileştirerek, hayat böyle; o işi de biri yapacak elbet diyerek
nasırlaştırmışız kalbimizi, aklımızı.
Böyle olunca hayatın hatırlatması da, bizi kendimize getirmesi de ağır oldu.  Ama fatura yine yanlış tarafa kesildi. Bize bu farkındalığı Soma'daki Madenciler ve aileleri ısmarladı ne yazık ki.

İnsan hayatı nasıl bu kdr ucuz oldu ki?  Geri dönüşü olmayan, yerini hiç birşey tutmayan paha biçilmez olan insan hayatı nasıl bu kadar hiçe sayılabildi? Nasıl insanların aklı tutuldu. Nasıl ihmal edildi. İhmale göz yumuldu, destek verildi.

Neresinden tutarsan tut elinde yoksulluk kalıyor. Bir de daha çok para uğruna koca bir sorumsuzluk ve hiçe sayma.  Çaresizlik akıyor bu tablonun her yerinden ve çocuklar ağlıyor. Başı öne eğiliyor ya bi çocuğun, kayıpların sayısı verilmiyor ya kızgınım. Keşke duvarlarını cenaze tabutlarının ördüğü Soma'yı ihmal edene, ettirene. Bilip de söylemeyene, göz yumana. Normal karşılayana, ilgisiz kalana, kanı
donmayana, yüreği sizlamayana, acıya siyaset karıştırana.  Kaybı olanlara olan yaklaşım tarzına, içi yananı anlamayana, tek derdi kendi paçasını kurtarmak olana ve elimde herşeyi düzelecek, güzelleştirecek sihirli bi değnek yok diye kendime çok kızgınım çok.

Kısacık ömürlerimizde mutlu, huzurlu ve adaletli bir hayat yaşamak bu kadar mı zor?

Ayşen Bozkuş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder