Bu ara kurumsal bir firmanın blog editörlüğü işini aldığımdan dolayı sık yazamıyorum, ama söz en kısa zamanda düzene koyacağım;) Bir ara bu konuyu uzun uzun yazacağım. Şimdi gelelim kitabımıza;
Gölge Hırsızı okurken beni hem dinlendirdi, hem eğlendirdi, hem de geçmişe götürüp götürüp getirdi. Marc Levy'nin yumuşacık bir anlatımı var. Sohbetine doyum olmaz birini dinler gibi okuyorsunuz. Önce bir çocuğun dilinden, sonra aynı kişinin üniverstede tıp öğrencisi olmuş halinin dilinden hikaye devam ediyor. Marc Levy fantastikle geçeği öyle bir harmanlamış ki, bir zaman sonra kahramanımızın özel yeteneği olan gölgelerle konuşmak, başkasının gölgesini alıp onun geçmişini öğrenebilmesi gibi şeyler çok normal bir şeymiş gibi geliyor. Güneşin bolca olduğu şu günlerde gölgenize bakmadan edemiyorsunuz;)
Gölge Hırsızı'nı aşk kitabı olarak nitelendirenler var. İçinde elbette ki aşk var. Hem de insanın aşkla ilk tanıştığı "çocukluk aşkı"ndan başlayarak yer ediniyor kendine. Ama aşkın dışında öyle güzel duygular da var ki, sadece aşk kitabı demekle yetinmek istemiyorum. Ben yazarın gözlemlerini, bizden biri oluşunu, her sayfasından kendimden bir şeyler bulup farkında olmadığım ya da unuttuğum, üzeri tozlanmış duygularımı/anılarımı hatırlatmasıyla da çıok sevdim bu kitabı. Keşke daha önce okusaymışım dedim.
Ayrıca ailesi ayrılmış bir çocuğun ailesine yönelik hislerini, gözlemlerini, beklentilerini, hayal kırıklıklarını işlemiş olması sebebiyle bekar anne babaların ( bu aralar bu tanım kullanılıyor ve gerçekten kibar bir tanım) bu kitabı sırf bu sebepten okumaları gerektiğini düşünüyorum.
Kısacası Can yayınlarından çıkan Gölge Hırsızı tavsiyedir dostlar, listenize yazmalısınız;)
İyi okumalar, iyi haftalar...
ARKA SAYFA;
"Sen benim gölge hırsızımsın; nerede olursan ol, seni bulacağım."
Babası
tarafından terk edilmiş, çocukluğu boyunca annesiyle birlikte sıradan
bir kasabada yaşayan kahramanımızın özel bir yeteneği vardır: Peşine
gölgeler takılır, ona hep bir şeyler fısıldar...
Yıllar geçmiş,
bahçesindeki kestane ağaçlarının altında oturduğu okulunu, babasıyla
annesinin birbirlerini sevdikleri zamandan kalma o soluk fotoğrafları
ardında bırakarak yeni bir hayata başlamıştır. Ne var ki tekdüze hayatı
ve bir türlü ismini koyamadığı ilişkisiyle içindeki özlemi
dindirememekte, ona fısıldayıp duran gölgelerden bir türlü
kurtulamamaktadır.
Bir kıyı kasabasına yolunun düştüğü bir gün, hüzün
dolu geçmişinin, peşini bırakmayan gölgelerin sırrı yavaş yavaş
çözülmeye başlar. Yıllar önce geldiği bu kumsalda, gölgelerinin
birbirine karıştığı ilk aşkının izini bulacak ve onun peşine
takılacaktır.
Belki de, bir sandığın içine sakladıkları o uçurtmayı yerinden çıkarmanın zamanı gelmiştir artık...
Gölge
Hırsızı, ardımızda bırakamadığımız anları, anıları ve aşkları
anlatıyor. Yani peşimize takılan, kurtulamadığımız gölgeleri...
deneme
YanıtlaSilokuduğum en güzel kitaplardan biri. Belki de en güzel okuduğum kitaplardan biri. Çok beğenmistim. Şurada da bahsettim biraz :) naysting.blogspot.com/2011/08/golge-hrsz-marc-levy.html
YanıtlaSilmerhablar blogunuz çok hoş ;) bende bloguma ve çekilişime beklerim şimdiden teşekkürler,sevgiler..
YanıtlaSilhttp://bensukaya.blogspot.com/
Merhaba Bensu,
Silbu kadar geç yorum yazdığım için öncelikle kusurabakma. Buara biraz yoğunum.Bloguna geldim, çok ilginç şeyler paylaşmışsın, sevdim;)
Sevgiler...