84.Oscar gecesinde filmler sahiplerini bulurken bizler de izlediklerimizin ödüllendirilmesine sevinip, izlemediklerimizi not ettik. Bu ara sinemadan uzak kalmam sebebiyle benim izleyecek listem oldukça kabarık. İzledikçe yorumlarımı yazacağım. Şimdiden herkese iyi seyirler. İşte kategoriler ve kazananlar;
En İyi Film: The Artist
En İyi Yönetmen: Michel Hazanavicius – The Artist
En İyi Erkek Oyuncu: Jean Dujardin - The Artist
En İyi Müzik: Ludovic Bource - The Artist
En İyi Kostüm: Mark Bridges - The Artist
En İyi Görüntü Yönetimi: Robert Richardson - Hugo
En İyi Sanat Yönetmeni: Dante Ferreti, Francesca Lo Schiavo - Hugo
En İyi Görsel Efekt: Rob Legato, Joss Williams, Ben Grossman, Alez Henning - Hugo
En İyi Ses Miksajı: Tom Fleischman, John Midgley - Hugo
En İyi Ses Kurgusu: Philip Stockton, Eugene Gearty - Hugo
En İyi Ses Miksajı: Tom Fleischman, John Midgley - Hugo
En İyi Ses Kurgusu: Philip Stockton, Eugene Gearty - Hugo
En İyi Animasyon: Rango (Gore Verbinski)
En İyi Belgesel: Undefeated (TJ Martin, Dan Lindsay, Rich Middlemas)
En İyi Animasyon (Kısa Metraj): The Fantastic Flying Books of Mr. Morris Lessmore
En İyi Belgesel (Kısa): Saving Face (Daniel Junge, Sharmeen Obaid-Chinoy)
En İyi Kadın Oyuncu: Meryl Streep - The Iron Lady
En İyi Makyaj: Mark Coulier, J. Roy Helland - The Iron Lady
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Christopher Plummer - Beginners
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Octavia Spencer - The Help
En İyi Uyarlama Senaryo: A.Payne ve Nat Faxon & Jim Rash - The Descendants
En İyi Kısa Film: The Shore (Terry George, Oorlagh George)
En İyi Orijinal Senaryo: Woody Allen - Midnight in Paris
En İyi Yabancı Film: A Separation (İran)
En İyi Şarkı: Bret McKenzie - Man or Muppet (The Muppets)
En İyi Kurgu: Kirk Baxter, Angus Wall - The Girl With The Dragon Tattoo
Hepimiz için ıslak ve soğuk da olsa güzel bir hafta olsun. Sevgiler;)
27 Şubat 2012 Pazartesi
26 Şubat 2012 Pazar
Ece Sükan Benim Bloguma Yakışan VAIO'yu Seçti... Sıra Sende!
Bana en çok Yeşil VAIO yakışıyor!
Ünlü moda ikonu Ece Sükan, Sony VAIO için ilginç bir işe imza attı. Blogların renkli dünyası ile Sony VAIO'nun renkli dünyasını birleştiren Ece Sükan, bir çok blog gibi benim blogumu da inceledi ve yakışacak olan rengi belirledi. Ece Sükan, blog içeriği, tasarımı, duruşuna göre 6 farklı rengi olan Sony VAIO içinden bana Yeşil VAIO'yu seçti.
Ayrıca Facebook üzerinde yapılmış özel bir aplikasyonla Ece Sükan profil fotoğraflarını inceliyor ve sana yakışan Sony VAIO'yu belirliyor. Sen de fotoğrafa tıklayarak Facebook üzerinden VAIO kazanma şansı yakalayabilirsin...

Bir bumads advertorial içeriğidir.
Ünlü moda ikonu Ece Sükan, Sony VAIO için ilginç bir işe imza attı. Blogların renkli dünyası ile Sony VAIO'nun renkli dünyasını birleştiren Ece Sükan, bir çok blog gibi benim blogumu da inceledi ve yakışacak olan rengi belirledi. Ece Sükan, blog içeriği, tasarımı, duruşuna göre 6 farklı rengi olan Sony VAIO içinden bana Yeşil VAIO'yu seçti.
Ayrıca Facebook üzerinde yapılmış özel bir aplikasyonla Ece Sükan profil fotoğraflarını inceliyor ve sana yakışan Sony VAIO'yu belirliyor. Sen de fotoğrafa tıklayarak Facebook üzerinden VAIO kazanma şansı yakalayabilirsin...
Bir bumads advertorial içeriğidir.
25 Şubat 2012 Cumartesi
Yatak Odaları/ dekor
Bu ara annem ev değiştiriyor, evin eşyalarına ve dekoruna da el attı tabi ki. Burada bana araştırıp, değişik bir şeyler bulmak düştü. Bazı fikir ve dekorları dosyaladım. Sizlerle paylaşmak istedim. Zaman zaman farklı fikirlerle dekorasyon postları da blogda sizlerle olacak yani;) Bugün konumuz yatak odaları;
İşte benim rengim, çok severim;) Ama alttaki gri, beyaz, sarı kombinesi de müthiş
Yastıklar oturma gruplarında da, yatak odalarında da ayrı bir hava katıyor kesinlikle.
Bu detayı kullanmalı;)
İşte benim rengim, çok severim;) Ama alttaki gri, beyaz, sarı kombinesi de müthiş
Yastıklar oturma gruplarında da, yatak odalarında da ayrı bir hava katıyor kesinlikle.
Bu detayı kullanmalı;)
Başucunda kitap detayı gözümden kaçmadı değil.Aman ha siz de okumadan uyumayın...
Uzun, dar bir odayı gayet kullanışlı hale getirmişler
iyi hafta sonları, mutlu tatiller;)
22 Şubat 2012 Çarşamba
REMBRANDT VE ÇAĞDAŞLARI SERGİSİ/Sabancı Müzesi
Türkiye ve Hollanda arasındaki diplomatik ilişkilerin 400. yılı vesilesiyle harika bir sergi daha. “Hollanda Sanatının Altın Çağı” sergisi bugün kapılarını ziyaretçilere açıyor.
Bu yıl sanat yılı olacak demiştim. özellikle müzeler 2012'de altın çağını yaşayarak bizlere dünyaca ünlü eserlere şahitlik etme fırsatı verecekler.
10. yılını kutlayan Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), Hollanda ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 400. yılının kutlanacağı 2012’de, dönemin en kapsamlı sergisini sanatseverlerle buluşturmaya hazırlanıyor. 22 Şubat’ta açılacak sergide, Rijksmuseum ile dünyanın önde gelen özel koleksiyonlarına ait olan eserler, Türkiye’de ilk kez izleyicilerle buluşacak. Sergide, Rembrandt’ın yanı sıra; Hollanda resminin en önemli isimlerinin bulunduğu 59 sanatçıya ait 73 tablo, 19 desen ve 18 obje olmak üzere toplam 110 eser yer alacak
'Işığı besteleyen ressam' olarak tabir edilen Rembrant'ın tarihte bir ilke imza atıp, hayatınının belli dönemlerinde kendi kendini resmederek arkasında farklı ve paha biçilmez bir biyografi bırakmıştır. Aynaya bakarak kendini çizdiği, eşini, oğlunu resmettiği eserlerini görmek için de, o muhteşem Sabancı Müzesinin bahçesinde gezinip, deniz manzarasını izlemek için de can atıyorum. Benden önce gidecek olanların izlenimlerini yorum bırakmasını rica ediyorum. İyi gezmeler;)
Sakıp Sabancı Cad. Sabancı Müzesi No:42 Emirgan 34467 İstanbul. Tel : 0 212 277 22 00
21 Şubat 2012 Salı
Rumeli Hisarı'nda Masalsı Bir Aşk Hikayesi!
"Eski aşklar Yeşilçam'da kaldı" lafı klişe olmaya yüz tutmuşken, fırtınalı sevdalar, çekişmeli ilişkiler günümüzde hem magazin basınında hem de yakın çevremizde -buna kendimiz de dahil- karşımıza bolca çıkıyor. Sevgilimizi elimizden almak isteyen dış mihraplar yoğun şekilde çalışırken bize de biricik aşklarımızı elimizde tutmak için yapmamız gereken çok iş düşüyor. Bu konuya nereden geldiğimi açıklıyorum!
8x4 yeni deodorantları Beauty ve Beast için muhteşem bir project mapping uygulaması daha yapmış. Gösterinin hikayesi kısaca şöyle: romantik bir aşk hikayesi kötü niyetli bir ejderhanın tehdidi altına giriyor. Kahraman erkeğimiz çekici kokusunun da yardımıyla güzel kızı kurtarıyor ve hikaye mutlu bir şekilde sona eriyor.
8x4 dünyasını Facebook'tan takip etmek isteyenler; http://www.facebook.com/8x4Turkiye
Bir bumads advertorial içeriğidir.
8x4 yeni deodorantları Beauty ve Beast için muhteşem bir project mapping uygulaması daha yapmış. Gösterinin hikayesi kısaca şöyle: romantik bir aşk hikayesi kötü niyetli bir ejderhanın tehdidi altına giriyor. Kahraman erkeğimiz çekici kokusunun da yardımıyla güzel kızı kurtarıyor ve hikaye mutlu bir şekilde sona eriyor.
8x4 dünyasını Facebook'tan takip etmek isteyenler; http://www.facebook.com/8x4Turkiye
Bir bumads advertorial içeriğidir.
20 Şubat 2012 Pazartesi
SANATTA HOLLANDA YILI/ Mig Medya Haber Sitesi
Türkiye Hollanda yılının 400.yıl dönümü vesilesiyle bu yıl sanata Hollanda yılı damgasını vuracak. siirtlihamlet.com sitesinden sonra yazmaya başladığım migmedya.com haber sitesindeki bu hataki köşe yazımda bahsettim, bakın önümüzdeki günlerde Hollandalı hangi sanatçıların eserleriyle karşılaşacağız
http://migmedya.com/yazarlar/aysen-ilgin/37-sanatta-hollanda-yili.html
Siirtlihamlet yazılarım için tıklayınız
http://siirtlihamlet.com/index.php/yazar-yazlar--arsiv-/9-yazarlar/203
Hollanda'nın renk renk açan bu güzel çiçekleri gibi güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle...
Sanattan, özellikle de kitaplardan uzak kalmayın...
19 Şubat 2012 Pazar
VAN GOGH SERGİSİ
Reklamlarda mutlaka görmüşsünüzdür. Türk ilaç sektöründeki Abdi İbrahim 100’üncü kuruluş yıldönümünü dünyanın en büyük ressamlarından biri olarak kabul edilen Van Gogh’un eserlerini bugüne kadar hiç deneyimlenmemiş yepyeni bir formatta sunan Van Gogh Alive Dijital Sanat Sergisi ile kutluyor. Van GoghAlive, dev ekranlar, duvarlar, kolonlar, zemin ve hatta tavanı kaplayan 3000’den fazla dev boyuttaki Van Gogh görseliyle, ziyaretçilerine geleneksel müze ziyaretlerinde bildiklerini unutturarak sanatla olan bağlarını değiştiriyor. Van Gogh Alive, ışık, renk ve seslerin etkileyici uyumunu kullanarak duyuları uyarırken, bir serginin nasıl olabileceğine dair oluşan tüm düşüncelere meydan okuyor.
10 Şubat – 15 Mayıs 2012 arası İstanbul Karaköy, Antrepo 3 (0212) 356 19 80
Sergiyi gezmenin bedeli 18tl, öğrenciler için 11tl, pazartesi hariç 11.00-19.00 arası ziyarete açık
*NOT: Türkiye-Hollanda ilişkilerinin 400.yılını kutladığımız için Hollanda'lı ressam Van Gogh özellikle seçilmiş. Bu yıl Hollanda yılı olacak, haftaya Hollandalı sanatçılarla ilgili benzer bir haber daha vereceğim sizlere
Sergiyi gezme fırsatı bulduğum ilk seferde izlenimlerimi ve fotoğraflarımı sizlerle paylaşıcam. Benden önce giden olursa yorum kısmına yazmasını rica ediyorum;)
17 Şubat 2012 Cuma
SALVADOR DALİ

Tophane-i Amire'de 20.yy'ın en büyük sanatçılarından sürrealist ressam Salvador Dali sergisi var. Aralık ayında başlayan sergi için son gün 26 Şubat. Sergi 10.00-19.00 arası her gün açık. 0212 252 16 00
Ben sergiyi Sabancı Müzesi'nde gezip hayran kalmıştım. Dosyamda sakladığım resimlerden bazılarını paylaşıp, sergi toplanmadan ziyaret etmenizi öneririm. İyi seyirler;)
16 Şubat 2012 Perşembe
Midnight in St. Petersburg / St. Petersburg Gecesi filmi
Tür: Polisiye
Yönetmen: Douglas Jackson
Oyuncu: Jason Connery, Michael Caine, Yuri Limonty
Yapım:1996,Ingiltere-Rusya-Kanada,86 dk.
Rusya'da özel bir dedektiflik bürosu işleten eski İngiliz gizli servisi ajanı Harry Palmer, sevkiyatı esnasında çalınan Plutonyum'u bulması için tutulur. Rus meslektaşı Nikolai Petrov'la birlikte St. Petersburg'a giden Palmer'ın peşine Rus mafyası düşer. Palmer meslektaşıyla bu kovalamacadan sağ çıkmaya çalışırken bir yandan da Nikolai'nin kaçırılan kız arkadaşı Tatiana'yı bulmalıdır. Filmde, Michael Caine Rus mafyasına karşı mücadele eden eski İngiliz ajanı rolünde...
Paris'te Gece Yarısı filmiyle büyülendikten sonra St. Petersburg'da Gece Yarısı filmini Digi Türk moviemax speed'de az sonra kısmında görünce eşimle izledik. Film yüksek bir beklentimiz olmasından dolayı 1-0 yenik başladı aslında. Polisiye türü olarak son dönem filmleriyle karşılaştırıldığında biraz yavaş gelse de yormadan, germeden izlenilebilen bir tarzı olması sebebiyle ben sevdim. Film sağlam bir senaryoyu biraz geçiştirerek işlemiş, zenginleştirebileceği onca malzeme varken hepsine teğet geçmiş. Tabi 15 yıl önce çekilmiş olduğunu da unutmamak gerekir. Paris'te Gece Yarısı filmindeki karelerde olduğu kadar olmasa da şehirdeki meşhur Lenin Heykeli, Rusya'nın en büyük müzesi olan Hermitage Müzesi, Voskresenia Khristova Kilisesi filmde yer bulmuştu. Tahmin etmeye çalışmadan, gerilmek olmaksızın kafa dinleyerek polisiye film, izlemek isteyenler beğeniceklerdir
İf ULUSLARARASI BAĞIMSIZ FİLMLER FESTİVALİ
İstanbul İçin Film Zamanı
-11. Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali Bugün başladı. 16-26 Şubat arasında, biletler mybilet'de
Gösterimler;
İst Beyoğlu Fitaş, AFM Caddebostan Budak, AFM İstinye Park, Cinebonus Maçka G-Mall'de
-Ayrıca festival 1-4 Mart arası Ankara'da ve 2-4 Mart arası İzmir'de
-Çok film izlemek isteyip de gündüz izleme şansı olanlar için Gift Card tavsiye ederim. Hafta içi gündüz 19.00'a kadar olan seanslarda (19.00 dahil değil) 10 bilet ve bir gece yarısı bileti (Cuma Cumartesi) sadece 40tl
-Hangi filmlere gideceğinizi ya da gitmek istediğinizi yorum kısmına bırakırsanız sevinirim, tavsiye niteliğinde olup okurlar ve benim tarafından değerlendirilebilir;) İyi seyirler
http://www.ifistanbul.com/tr/ ana sayfasından detaylı bilgi alabilirsiniz.
-11. Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali Bugün başladı. 16-26 Şubat arasında, biletler mybilet'de
Gösterimler;
İst Beyoğlu Fitaş, AFM Caddebostan Budak, AFM İstinye Park, Cinebonus Maçka G-Mall'de
-Ayrıca festival 1-4 Mart arası Ankara'da ve 2-4 Mart arası İzmir'de
-Çok film izlemek isteyip de gündüz izleme şansı olanlar için Gift Card tavsiye ederim. Hafta içi gündüz 19.00'a kadar olan seanslarda (19.00 dahil değil) 10 bilet ve bir gece yarısı bileti (Cuma Cumartesi) sadece 40tl
-Hangi filmlere gideceğinizi ya da gitmek istediğinizi yorum kısmına bırakırsanız sevinirim, tavsiye niteliğinde olup okurlar ve benim tarafından değerlendirilebilir;) İyi seyirler
http://www.ifistanbul.com/tr/ ana sayfasından detaylı bilgi alabilirsiniz.
15 Şubat 2012 Çarşamba
100 TEMEL ESER
Notos dergisinin Şubat Mart sayısının 2012 soruşturma konusu; 100 temel eser. Bu çalışma iki aya yakın bir zaman almış ve adları listenin hemen arka sayfasında açıklanan 192 kişi soruşturmaya katılmış. İleri ki sayfalarda Milli Eğitim'in 100 Temel Eser listesini de görebiliyorsunuz. Ben Kalıcı, uygulanabilir olarak addettikleri ve bunda hakları olduğunu düşündüğüm listeyi sizinle paylaşmak istedim. Böylece bu listeyi bilgisayarınıza kaydedip, kendinize bir okuma sıralaması oluşturabilir, okuduklarınız işaretleyebilirsiniz;) Şimdiden iyi okumalar..
- İnce Memed1, Yaşar Kemal
- Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar
- Alemdağ'da Var Bir Yılan, Sait Faik
- Memleketimden İnsan Manzaraları, Nazım Hikmet
- Don Quijote, Cervantes
- Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali
- Sevgili Arsız Ölüm, Latife Tekin
- Bütün Öyküleri, Sait Faik
- Suç ve Ceza, Dostoyevski
- Parasız Yatılı, Füruzan
- Küçük Prens, Antoine de Saint-Exupéry
- Kuyucaklı Yusuf, Sabahattin Ali
- Dönüşüm, Kafka
- Tutunamayanlar, Oğuz Atay
- Bereketli Topraklar Üzerine, Orhan Kemal
- Yüzyıllık Yalnızlık, Gabriel Garcia Marquez
- Çavdar Tarlasında Çocuklar, J.D.Salinger
- Aylak Adam, Yusuf Atılgan
- Sevda Sözleri, Cemil Süreyya
- Beyaz Kale, Orhan Pamuk
- Bütün Öyküleri, Anton Çehov
- Yeraltından Notlar, Dostoyevski
- Fareler ve İnsanlar, John Steinback
- Kokrkuyu Beklerken, Oğuz Atay
- Yabancı, Albert Camus
- Bütün Şiirleri, Orhan Veli
- Anayurt Oteli, Yusuf Atılgan
- Benim Adım Kırmızı, Orhan Pamuk
- Dede Kokrkut Hikayeleri
- Puslu Kıtalar Atlası, İhsan Oktay Anar
- Martin Eden, Jack London
- Kuvayi Milliye Destanı, Nazım Hikmet
- Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin
- Huzur, Ahmet Hamdi Tanpınar
- Zübük, Aziz Nesin
- Kırmızı Pazartesi, Gabriel Garcia Marquez
- Dost-Yaşamasız, Vüs'at O.Bener
- Divan, Yunus Emre
- Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz, Aziz Nesin
- Çocuk ve Allah-, Fazıl Hüsnü Dağlarca
- Büyük Saat, Turgut Uyar
- Kuşlar da Gitti, Yaşar Kemal
- Büyük Umutlar, Charles Dickens
- Dava, Kafka
- Baba Evi, Orha Kemal
- Memleket Hikayeleri, Refik Halit Karay
- Yanık Saraylar, Sevim Burak
- Anna Karenina, Tolstoy
- Mrs. Dalloway, Virginia Woolf
- Kendi Gök Kubbemiz, Yahya Kemal
- Yaban, Yakup Kadri Karaosmanoğlu
- O / Hakkari'de Bir Mevsim, Ferit Edgü
- Bir Düğün Cenazesi, Adalet Ağaoğlu
- Goriot Baba, Balzac
- Morgue Sokağı Cinayeti, Edgar Allan Poe
- Sonrası Kalır, Edip Cansever
- Yaşlı Adam ve Deniz, Ernest Hemingway
- Seyahatname, Evliya Çelebi
- 1984, George Orwell
- Gölgesizler, Hasan Ali Toptaş
- Moby Dick, Herman Melville
- Denemeler, Montaigne
- Son Şiir, Nazım Hikmet
- İshak, Onat Kutlar
- Bütün Hikayeleri, Ömer Seyfettin
- Şeker Portakalı, Jose Mauro de Vasconcelos
- Sefiller, Victor Hugo
- Yılkı Atı, Abbas Sayar
- Göçmüş Kediler Bahçesi, Bilge Karasu
- Yılanların Öcü, Fakir Bayburt
- Gazap Üzümleri, John Steinbeck
- Nutuk, Mustafa Kemal Atatürk
- Tuhaf Bir Kadın, Leyla Erbil
- Ayaşlı ile Kiracıları, Memduh Şevket Esendal
- Dorian Grey'in Portresi, Oscar Wilde
- Küçük Kara Balık, Samed Behrengi
- Tante Rosa, Sevgi Soysal
- Çocukluğumun Soğuk Geceleri, Tezer Özlü
- Yerdeniz Üçlemesi, Ursula K.Le Guin
- Veba, Albert Camus
- Aziz bey Hadisesi, Ayfer Tunç
- Robinson Crusoe, Daniel Defoe
- Bütün Yort Savul'lar! Ece Ayhan
- Çanlar Kimin İçin Çalıyor, Ernest Heminhway
- Pal Sokağı Çocukları, Ferenc Molnar
- İlyada, Homeros
- Oblomov, Ivan Gonçarov
- Açlık, Knut Hamsun
- Berci Kristin Çöp Masalları, Latife Tekin
- Tom Sawyer, Mark Twain
- Sokrates'in Savunması, Platon
- Hababam Sınıfı, Rıfat Ilgaz
- Malte Laurids Brigge'in Notları, Rainer Maria Rilke
- Kurutulmuş Felsefe Bahçesi, Salah Birsel
- Muhteşem Gatsby, Skot Fitzgerald
- Dostlukların Son Günü, Selim İleri
- Küçük Ağa, Tarık Buğra
- Venedik'te Ölüm, Thomas Mann
- Eylül, Mehmet Rauf
- Kötülük Çiçekleri, Charles Baudelaire
14 Şubat 2012 Salı
Dünya Öykü Günü
Bugün 14 Şubat, Sevgililer Günü veee bir de Dünya Öykü Günü. Ben de köşemde bugüne istinaden benim için değerli bir öykümü tekrar paylaşmak istedim. Herşey gönlünüzce olsun. Bir gün değil her gününüz özel olsun, her gününüz sevgiyle ve kitapla geçsin...
Yazıya ulaşmak için linke tıklayın lütfen, Sevgiler...
http://www.siirtlihamlet.com/index.php/yazar-yazlar--arsiv-/344-duvardaki-bebekduenya-oeykue-guenue
Yazıya ulaşmak için linke tıklayın lütfen, Sevgiler...
http://www.siirtlihamlet.com/index.php/yazar-yazlar--arsiv-/344-duvardaki-bebekduenya-oeykue-guenue
12 Şubat 2012 Pazar
Pen Ödülleri
-Uluslararası PEN Yazarlar Birliği İrlanda merkezinin bu yılki ödülü, ülke edebiyatına katkılarından dolayı, İrlandalı romancı Joseph O'Connor'a verildi. Yazdığı 7 roman arasında özellikle "Ghost Light" ve "Star of the Sea" ile beğeni toplayan Joseph O'Connor'a ödülü, dün akşam Dublin'de düzenlenen törende, İrlanda Cumhurbaşkanı Michael D. Higgins tarafından aldı.
-Türkiye'de 2012 Pen Öykü Ödülü'ne Tahsin Yücel layık görüldü. Yücel, ödülünü 14 Şubat Dünya Öykü Günü'nde Fransız Kültür Merkezi'nde düzenlenecek törende alacak
-2012 Pen Şiir Ödülü'ne ise Sennur Sezer layık görüldü. Sezer de ödülünü 21 Mart Dünya Şiir Günü'nde Fransız Kültür Merkezi'nde düzenlenecek etkinlikte alacak
Edebiyat dünyasından çok sayıda kişinin katıldığı dün akşam ki, törende, dünya çapında hapse mahkum edilen, susturulan, işkence gören ve öldürülen yazarlar için bir sandalye boş tutuldu.
-Türkiye'de 2012 Pen Öykü Ödülü'ne Tahsin Yücel layık görüldü. Yücel, ödülünü 14 Şubat Dünya Öykü Günü'nde Fransız Kültür Merkezi'nde düzenlenecek törende alacak
-2012 Pen Şiir Ödülü'ne ise Sennur Sezer layık görüldü. Sezer de ödülünü 21 Mart Dünya Şiir Günü'nde Fransız Kültür Merkezi'nde düzenlenecek etkinlikte alacak
Edebiyat dünyasından çok sayıda kişinin katıldığı dün akşam ki, törende, dünya çapında hapse mahkum edilen, susturulan, işkence gören ve öldürülen yazarlar için bir sandalye boş tutuldu.
11 Şubat 2012 Cumartesi
Sinek Isırıklarının Müellifi / Barış Bıçakçı
Adını daha önce "Bizim Büyük Çaresizliğimiz" adlı kitabıyla duyduğum Barış Bıçakçı ile tanışmam son kitabı ile oldu. Barış Bıçakçı'yı büyük beklentilerle okuduğumda olsa gerek umduğumu bulamadım. Kahramanının ilk kitabını yayımlatmaya çalışan benim gibi bir yazar adayı olmasına rağmen. İç içe geçmiş kurgular, komplike bir kitap isteyenlere uygun değil. Sanırım ben bu sebeple aradığımı bulamadım. Cemil'le bir çok ortak yanımız olduğunu söylemeliyim. Yazıyla uğraşanların yazma sıkıntıları adına kendilerinden çok şey bulabilecekleri, temiz, akıcı dille yazılmış bir kitap. Ankara'daki Toki konutlarında oturan Cemil, konutlara kafayı fena takmış, kitapta adını duymak istemeyeceğim kadar çok geçti. Yazarın Ankara ve İstanbul'la ilgili çok olmasa da yerinde tespitleri var. Tek bir kitabıyla yazarı yorumlamak istemem, Bizim Büyük Çaresizliğimiz adlı kitabını da mutlaka okuyacağım. Ama bu kitabı için yazı-çiziyle uğraşan, bir kitabın doğuşun, yazarın çektiği sıkıntıları merak eden kitap severler merakla okuyacaklardır. Altını çizdiğim cümlelerden bazıları;
*Birilerine açıklama borçluysanız, borcunuzu daima kendi dilinizi harcayarak ödersiniz.
*Böyle hafif bir evrende anlam ne arasın? Anlam ağırdır. Dibe çöker. Falcılar bu nedenle kahvenin telvesine bakarlar.
*Yoksunluk ve özlem bizi zinde tutuyor, zamanın dışında tutuyor. Arzuları doyurmak bizi peltekleştiriyor, zamanın içine atıyor.
*İstanbul'da gün boyu dolaşırken dünyanın haline üzüldüm. Ankara'Da insan sadece Ankara'nın haline üzülüyor.
*Birilerine açıklama borçluysanız, borcunuzu daima kendi dilinizi harcayarak ödersiniz.
*Böyle hafif bir evrende anlam ne arasın? Anlam ağırdır. Dibe çöker. Falcılar bu nedenle kahvenin telvesine bakarlar.
*Yoksunluk ve özlem bizi zinde tutuyor, zamanın dışında tutuyor. Arzuları doyurmak bizi peltekleştiriyor, zamanın içine atıyor.
*İstanbul'da gün boyu dolaşırken dünyanın haline üzüldüm. Ankara'Da insan sadece Ankara'nın haline üzülüyor.
10 Şubat 2012 Cuma
Sevgilliler Günü Yaklaşırken Orkide ve Bakımı
En kıymetli, en asil çiçeklerdendir orkide. Alırken fiyatı biraz yüksek olsa da, bakması bilinirse en uzun ömürlü çiçek olması sebebiyle ödenen paranın hakkını verir. Birçok türü olmakla beraber fiyatı en uygun ve evde bakımı en kolay olan Phalaenopsis cinsi olanıdır. Bauhaus ve İkea'larda 20-25tl'ye bulabilirsiniz. Hazır sevgililer günü yaklaşırken, erkeklerin aklında bulunsun, hemcinslerim de sevgililerine, eşlerine çıtlatıversinler. İki günde solacak çiçeklere dünya para vereceklerine size yıllarca kalıp evinizi süsleyecek orkide alsınlar.Eşimin beş yıl önce aldığı orkideler hala duruyor.
Bakımına gelince orkideler çok sıcağı sevmez. Ama mutlaka aydınlık ortamda kalmaları gerekmektedir. Yazın öğlen sıcağına maruz kalmamalılar. 18-27C aralığındaki oda sıcaklığında bulunmaları gerekir. Sulama sıklığı ortamın yapısına ve saksı yapısına göre değişmekle beraber haftada bir çay bardağı yeterlidir. Oksijen yönünden fakirleşmiş, çok bekletilmiş durgun su orkidenin yapraklarını yakar. Bu narin çiçekleri taze su ile besleyiniz tek isteği taze su ve ışıktır.
Lakin sularken dikkat ediniz, yeşil yapraklara gelmesin. Yapraklarına su değerse mantar oluşturur. Orkide doğada ağaç kökünde yetiştiğinden dolayı normal toprak değil, saksısından kuru ağaç kabukları bulunur. Boyuna göre saksısı çok küçüktür. Görsel olarak hoş görünmesi için satın aldığınızda içinde bulunduğu şeffaf plastikten çıkarmadan başka bir saksıya koyabilirsiniz. Bunu yaparken köklerinin hava almasını engelleyecek çok dar saksılar kullanmamaya özen gösterin lütfen.
Bakımına gelince orkideler çok sıcağı sevmez. Ama mutlaka aydınlık ortamda kalmaları gerekmektedir. Yazın öğlen sıcağına maruz kalmamalılar. 18-27C aralığındaki oda sıcaklığında bulunmaları gerekir. Sulama sıklığı ortamın yapısına ve saksı yapısına göre değişmekle beraber haftada bir çay bardağı yeterlidir. Oksijen yönünden fakirleşmiş, çok bekletilmiş durgun su orkidenin yapraklarını yakar. Bu narin çiçekleri taze su ile besleyiniz tek isteği taze su ve ışıktır.
Lakin sularken dikkat ediniz, yeşil yapraklara gelmesin. Yapraklarına su değerse mantar oluşturur. Orkide doğada ağaç kökünde yetiştiğinden dolayı normal toprak değil, saksısından kuru ağaç kabukları bulunur. Boyuna göre saksısı çok küçüktür. Görsel olarak hoş görünmesi için satın aldığınızda içinde bulunduğu şeffaf plastikten çıkarmadan başka bir saksıya koyabilirsiniz. Bunu yaparken köklerinin hava almasını engelleyecek çok dar saksılar kullanmamaya özen gösterin lütfen.
Orkideler mevsimi olmaksızın, yerini sevdiği ve susuz kalmadığı, çok sulanmadığı takdirde sürekli açarlar. Ortalama bir- bir buçuk ay sonra çiçeği kuruyup düşünce o kuruyan dal kesilerek yeni dalın oluşmasına yardımcı olmanız gerekmektedir.

Benim evimde bir Japon gülü, bir büyük deve tabanı ve bir sürü de orkide var. Eşim de kokusu olmamasına rağmen bu asil duruşlu beyaz, pembe, mor açan, orkideleri çok sevdiğimi bildiğinden, en çok bu çiçekleri hediye alır. Geçen gün sarı açanını da gördüm, sevenlerine duyurulur.
Her şey gönlünüzce olsun. Çiçek, sevgililer günü, hediye bahane, gönüller bir olsun. Allah ağız tadımızı bozmasın, o yeter. Mutlu kalın...
8 Şubat 2012 Çarşamba
Bu haftaki köşe yazım;) Gökkuşağını Görmeye Çalışın
http://www.siirtlihamlet.com/index.php/yazar-yazlar--arsiv-/330-goekkusagini-goermeye-calisin
7 Şubat 2012 Salı
KOCASINI PİŞİREN KADIN /Ajanda Dergi Hediyesi
"Ajanda Dergi"yi biliyorsunuzdur. Bilmeyenler için söyleyeyim, Ajanda Dergi, online olarak okunabilen ücretsiz kültür, sanat, yaşam dergisi. Linkten dergiye ulaşıp abone olabilirsiniz. Her ay hediyeler dağıtıyor. Ben tiyatro bileti hediye edilen çekilişe katılmıştım ve bugün kazandığımı bildiren mail üzerine Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi'nde Tiyatro 3'ün 'Kocasını Pişiren Kadın' oyununu eşimle beraber izledik.
Oyun 2 perdelik kara komedi. Konusu pek tanıdık. Eşi vasıtasıyla tanıştığı genç bir kız uğruna, genç gibi yaşama hevesine 19 yıllık evliliğini bitiren midesine düşkün Kenneth, yemek yapamayan, ev işlerinden anlamayan yeni eşi Laura ile 3. evlilik yıl dönümlerini eski eşi, iyi ahşı Hillary'nin muhteşem yemekleriyle kutlarlar. Oyun bu sahneyle başlıyor. Sondan bir adım öncesini gösterdikten sonra başa dönüp, işlerin nasıl bu raddeye geldiğini pek keyifli, gayet eğlenceli, hayatın içinden cümleler, yerinde gözlemler, klasik aile yaşamlarından çalınan roller çerçevesinde sergiliyor ve değişik bir sonla bitiriyorlar.
Oyuncular; Melisa İclal Gürmen, Ünal Yeter, Hilal Özbay
Tiyatro 3'ün üç kişilik oyuncularının kostümleri de, makyajları da, performansları da çok güzeldi. Seyirciyle ilişkileri, doğaçlamaları çok yerinde ve keyifliydi. Çıkışta bir alt kattaki resim sergisini gezerken karşılaştığımız oyunculardan diğer ikisini tanısak da Melisa İclal Gürmen'in Hilary karakterini oynadığına inanamadık. Makyaj ve kıyafetle yaşlandırarak 50'lerine merdiven dayamış bir kadını hakkını vererek oynadı bu genç yetenek. Hilal Özbay saçı ve kıyafetiyle çok tatlıydı. Cem Yılmaz'ın dublörü olup olmadığını sorduğumuz Ünal Yeter ise başlı başına harika bir oyun sergiledi. Eşimle ben, tüm salonla beraber gayet keyifli zaman geçirdik. Haftaya şanslı ve gülerek başladık. Bu oyunu size tavsiye ederim. 20 Şubat'da tekrar oynayacak. Tam 25tl, öğrenci 15 tl.
Ajanda Dergi bugün de sevgililer günü için bugün melek figürlü altın kolye hediye etti. Sergi, Moda, Atölye, Fotoğraf, İş Yaşamı, Fotoğraf, Sinema, Tiyatro, Konser, Bilgi başlıklarında yazıları olan Ajanda Dergi hediye çekilişleri ile de takip edilesi bir dergi. Abone olmak için www.ajandadergi.com.tr adresinde sağda abone ol bölümüne mail adresini yazmanız yeterli, ayrıca facebook sayfasından da takip edebilirsiniz
Oyun 2 perdelik kara komedi. Konusu pek tanıdık. Eşi vasıtasıyla tanıştığı genç bir kız uğruna, genç gibi yaşama hevesine 19 yıllık evliliğini bitiren midesine düşkün Kenneth, yemek yapamayan, ev işlerinden anlamayan yeni eşi Laura ile 3. evlilik yıl dönümlerini eski eşi, iyi ahşı Hillary'nin muhteşem yemekleriyle kutlarlar. Oyun bu sahneyle başlıyor. Sondan bir adım öncesini gösterdikten sonra başa dönüp, işlerin nasıl bu raddeye geldiğini pek keyifli, gayet eğlenceli, hayatın içinden cümleler, yerinde gözlemler, klasik aile yaşamlarından çalınan roller çerçevesinde sergiliyor ve değişik bir sonla bitiriyorlar.
Oyuncular; Melisa İclal Gürmen, Ünal Yeter, Hilal Özbay
Tiyatro 3'ün üç kişilik oyuncularının kostümleri de, makyajları da, performansları da çok güzeldi. Seyirciyle ilişkileri, doğaçlamaları çok yerinde ve keyifliydi. Çıkışta bir alt kattaki resim sergisini gezerken karşılaştığımız oyunculardan diğer ikisini tanısak da Melisa İclal Gürmen'in Hilary karakterini oynadığına inanamadık. Makyaj ve kıyafetle yaşlandırarak 50'lerine merdiven dayamış bir kadını hakkını vererek oynadı bu genç yetenek. Hilal Özbay saçı ve kıyafetiyle çok tatlıydı. Cem Yılmaz'ın dublörü olup olmadığını sorduğumuz Ünal Yeter ise başlı başına harika bir oyun sergiledi. Eşimle ben, tüm salonla beraber gayet keyifli zaman geçirdik. Haftaya şanslı ve gülerek başladık. Bu oyunu size tavsiye ederim. 20 Şubat'da tekrar oynayacak. Tam 25tl, öğrenci 15 tl.
Ajanda Dergi bugün de sevgililer günü için bugün melek figürlü altın kolye hediye etti. Sergi, Moda, Atölye, Fotoğraf, İş Yaşamı, Fotoğraf, Sinema, Tiyatro, Konser, Bilgi başlıklarında yazıları olan Ajanda Dergi hediye çekilişleri ile de takip edilesi bir dergi. Abone olmak için www.ajandadergi.com.tr adresinde sağda abone ol bölümüne mail adresini yazmanız yeterli, ayrıca facebook sayfasından da takip edebilirsiniz
5 Şubat 2012 Pazar
Joshua Bell / Kim bilir Hayatta Neler Kaçırıyoruz

Kemancı çalmaya başladıktan ancak üç dakika kadar sonra, ilk kez orta yaşlı bir adam kemancıyı fark edip, yavaşlar ve birkaç saniye sonra da gitmek zorunda olduğu yere yetişmek üzere yine hızla yoluna devam eder.
Kemancı ilk bir dolar bahşişini bundan bir dakika kadar sonra alır. Bir kadın yürümesine ara vermeksizin parayı kemancının önüne koyduğu kaba atarak, hızla geçer, gider.
Birkaç dakika sonra, bir başka adam duraklayıp, eğilerek dinlemeye başlar ancak saatine göz attığında işe geç kalmamak için acele ettiğini belirten ifadelerle hızla yoluna devam eder.
En fazla dikkatle duran ise üç yaşlarında bir oğlan çocuğu olur. Annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle kemancıya bakar. En sonunda annesi daha hızlı, çekiştirerek çocuğu yürümeye zorlar. Oğlan arkasına dönüp dönüp kemancıya bakarak, çaresizce annesinin peşinden gider. Buna benzer şekilde birkaç çocuk daha olur ve hepsi de anne, babaları tarafından yürümeye devam için zorlanarak, uzaklaştırılırlar.
Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi, çok kısa bir süre durur. 20 kişi duraklamadan, yürümeye devam ederek, para verir. Kemancı çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. Çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik hakim olur ve kimse onun durduğunu fark etmez, alkışlamaz.
Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz. Oysa Joshua Bell'in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston'da verdiği konser biletleri ortalama 100 dolara satılmıştı...
Bu gerçek bir hikayedir ve Joshua Bell'in öylesine bir kılıkla metroda keman çalması, Washington Post gazetesi tarafından algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereği kurgulanmıştır. Sorgulanan şeyler; sıradan bir yerde, uygunsuz bir saatte güzelliği algılayabiliyor muyuz? Durup ondan keyif alıyor muyuz? Beklenmedik bir ortamda, bir yeteneği tanıyabiliyor muyuz? idi...
…...dünyanın en iyi müzisyeni, dünyadaki en iyi müziği çalarken, önünde durup, dinleyecek bir dakikamız dahi yoksa, başka neleri kaçırıyoruz acaba?.....
-Alıntıdır- (Nereden olduğunu hatırlamıyorum, dosyalarım arasında buldum)
3 Şubat 2012 Cuma
DEFTERLERİM
Yine defter kalem krizim tuttu ki, bunda renkli kitap adlı bloğun payı büyük. Blog sahibi Güngör videolu olarak tanıtıyor aldığı kırtasiye malzemelerini. Üzerine de bir kaç arkadaşın el yapımı defter satan sitelerin linklerini paylaşmaları eklenince içimdeki defter-kalem alma aşkını dizginleyemedim. Sitenin, resmini paylaşmama izin vermediği zebra desenli bir deftere aşık oldum, ama fiyatları30-70arasında değiştiği için almadım. Sevdiğim desenlerden biridir zebra. Bu ara da koltuklarımı değiştirip zebra desenli dekor yaptırma isteğim de depreşti, nys o konuya hiç girmeyeyim;)
Alışveriş yapmadan evdekilere bir göz attım. Biz ne güne duruyoruz der gibi baktılar bana. Meğer bayağı defterim varmış.
Mesela yukarıdaki küçük, kırmızı deri kaplı yanımdan ayırmadığım notlar alıp, ilham gelince karaladığım bir sırdaş. Yarısından çoğu dolu, geride bir sürü defter olmasına rağmen ödüm kopuyor sayfaları bitecek diye:/
Üçünü de D&R'dan çok uygun fiyata almıştım;) 10,5cm*15 cm ebatlarında, üçü de lastikli
Arka kapak içinde notlarınızı koymanız için bir de küçük zarf bölgesi var ki, pek işlevsel ve şirin
Bu defteri Ramazan ayında Sultan Ahmed Camii'ni ziyarete gittiğimde Yerebatan Sarnıcı'nın önündeki tezgahdan aldım. El yapımı. Daha nice çeşitleri vardı, hepsinde aklım kaldı(11-17cm)
İç kısmında da kabartılı kumaş var ve ilk sayfada diğerlerinde de olduğu gibi aldığım tarih ve yeri yazılı
Bu çok sevdiğim için kullanmaya kıyamadığımdan her şey olmaya meyilli bir defter
Vee bunlar benim her şeyim olan sözcük kutularım. 17*24 yani normal bir defter ebatında oldukları için çoğunlukla evde duruyorlar. Yeşilli olanda şiirlerim var, kendisi hep çalışma masamda durur. Pembeli olanı yazma ihtimalimin olduğu, uzun kalacağım yerlerde çantamda bana eşlik ediyor, çünkü romanımın büyük bir kısmı onda yazılı. Deftere yazıp lap topa tekrar kaydetmek zor olsa da, defter kalem kullanarak yazmak her zaman ilham verici oluyor. Defterin, kalemin sivri ucuyla buluştuğunda çıkardığı yumuşak sesi ve bileğimin yazmaktan ağrıdığını hissetmeyi seviyorum;)
Mevlid Kandili
Kulun Rabbine yakın olduğu gecelerin en önemlisi. Kendisine dua edenleri geri çevirmeyen, bağışlayan, her şeyi bilen, gören ve duyan Yüce Allah tüm dualarımızı kabul etsin.
Hepimizin, "Biz Seni Alemlere Rahmet Olarak Gönderdik" denilen, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV)'ın doğumunu müjdeleyen Mevlid Kandili mübarek olsun...
Hepimizin, "Biz Seni Alemlere Rahmet Olarak Gönderdik" denilen, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV)'ın doğumunu müjdeleyen Mevlid Kandili mübarek olsun...
2 Şubat 2012 Perşembe
MUTLULUK
Zülfü Livaneli'nin ustalığına hayran olacağınız çok başarılı bir yapıt Mutluluk. Sahaf arkadaşımı ziyarete gittiğimde rafında görüp hemen almıştım bu kitabı. Filminde bahsettik bugün ve yılbaşından önce okuduğum bu kitabı yazmadığımı hatırladım. Filmi de edebiyatı da çok ses getiren bir bu kitapta birbirinden farklı üç kişinin hayatlarının kesiştiği, töre, ensest ilişki, aile, dostluk, hayattan beklentiler, kişilerin yaşama farklı bakış açıları var. Ağrı eşiği gibi kişisine göre değişen mutluluk kriterlerini şimdi ne olacak sorusu altından anlatan bir hikaye. Ustaca kurgulanmış bir eser. Karakterleri ve mekanları gözünüzün önüne getirmekten ziyade onlarla tanışıp, gittikleri yerlere gidecek, onları merak edeceksiniz. Serenad ve Mutluluk Livaneli'nin okuduğum iki kitabı. Serenad'a aşık olmakla beraber ikisini de çok beğendim. Zülfü Livaneli'nin bu başarısı, resim hocamdan sıkça duyduğum "sanat tek taraflı olmazmış" lafını hatırlattı bana. Bu kitabı okuduktan sonra sahip olduklarınız için şükredeceksiniz. Mutlu olmak için ne çok sebebiniz olduğuna inanamayacaksınız. Filmini de izledikten sonra tekrar yazıcam. İyi okumalar...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)