29 Aralık 2011 Perşembe

ÖNCE EKMEK / ORHAN KEMAL

Orhan Kemal'in 1968'de yazdığı Önce Ekmek, 1969 yılında Sait Faik Hikaye Amağanı'nı ve Türk Dil Kurumu Hikaye Ödülü'nü kazanmış. Orhan Kemal'in kullandığı yerel dil gözlemleme gücünün kuvvetiyle birleşmiş. Yaşam amacı ne olursa olsun herkesin derdinin ekmek davası olduğunu sokağın dilini kullanarak vurgulamış. Küçük, kısa ama dolu öyküler var kitabın sayfalarında. 43-44 yıl önce yazılmış tasvirler ve bakış açısına rağmen tanıdık, bildik bir şeyler bulacaksınız cümlelerde. Ben severek okudum. Sizle de küçük bir şeyler paylaşmak istiyorum;

Rüzgar acıydı, sertti, savuruyordu sulu sepkeni İstanbul'a. İstanbul, kararmış tahtaları, yıkıldım yıkılacak evleri, birbirini kesmiş ara sokaklariyle sinmişti. Titriyordu sulu sepken, acı rüzgarlar bindirdikçe. İçine kapanmıştı...
Ana cadde boydan boya uzanıyordu., tenha. Dolmuşlarla otobüsler sokulmuşlardı titreşerek kovuklarına. Üşüyordu İstanbul, titriyordu. Daha şimdiden zar kadar ince bir buz kaplamıştı eski İstanbul'ları hatırlatan 963 yılı İstanbul'unun yüzünü. Yıkıldım yıkılacak evlerin karanlık pencereleri korkuyla bakıyorlardı bozuk parkeli, dar sokaklara.

-Gözünü seveyim içerinin.

-Hem de izmaritler kefal gibiydi. Eski Demokratlar yarım yarım atarlardı cigaraları.

Tıngırı yoktu şu sıra. Ama çabucak kartı götürüp, Çemberlitaş sinemasından paraları alıp gelmesi de gerekli. Eskiden ne iyi, tramvaylar vardı. Ne diye kaldırmışlardı sanki tramvayları? Mangır nanay mı? Tırıl mısın? İşin acele mi? Atla bu kapıdan, biletçi gelirken in, bekle arkadan gelecek tramvayı, daha olmazsa asıl ardına. Biletçi mi geldi? Elindeki tahta kutusuyla eline mi vuruyor in diye? Elin acırsa salıver kendini yere. Otobüsler bir belâ. Cebinde elli yok mu? Kaçılmaz da. Atlanmaz da. Madara olduktan başka biletçi işi uzatabilir de.


-Siyasal Bilgiler'i bitirmiş mi?

-Ne bileyim yahu? Bizim mahallenin bütün kızları bitiyor ona!
-Benim halam bitmez!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder