3 Aralık 2011 Cumartesi

SERENAD /ZÜLFÜ LİVANELİ



Konusu hakkında bir şey söylemiycem,zaten arka kapak yeterli bilgiyi verecektir. Ben bıraktığı etkiden bahsetmek istiyorum. Serenad'ı ilk metro koridorlarında gördüm ve kapağına, renklerine vuruldum. Çok satanlar delisi olmamakla beraber fiyatı biraz yüksek olmakla beraber (27TL) kitap alışverişi yaptığım sitenin listesinde görünce kendimi ödüllendirdim ve hemen aldım. Bilinen akıcı Livaneli diliyle ve kurgusuyla karşılaşacağımdan şüphem yoktu tabiki. Ama içerdiği yakın tarihe ait kimimizin bildiği, çoğumuzun bilmediği, unuttuğu gerçekleri tek tek önümüze seriyor diyemiycem, resmen suratımıza çarpıyor.  Bunu yaparken bir aşk ve müzik duygusuyla veriyor ki, gerçeklerin ağırlığı biraz olsun hafiflesin.  Zaman zaman kitabı kapatıp düşünme, sindirme ihtiyacı hissedecek, ama elinizden de bırakmak istemeyeceksiniz. İç içe değişik duygular yaşatacak bir deneyim. 2011 yılının aslarından Serenad. Kitap tavsiyesi isteyen herkese ilk önerdiğim eser. Anlayacağınız Zülfü Livaneli, Kapağıyla gözünüzü, notalarıyla kulağınızı, satırlarıyla hayal gücünüzü, gerçekleriyle tarih bilginizi doyuruyor. Okumadıysanız mutlaka hemen alıp okuyun. Alın diyorum çünkü kitaplığınızda bulundurmak isteyeceğinizden eminim


ARKA KAPAK
Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.

1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.

Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.

Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz dengesi.





2 yorum:

  1. bak gözümde canlandı profesor ve maya , nadıa :(

    YanıtlaSil
  2. yaşanan acılara rağmen okuması nasıl keyifli bir kitaptır ve profesörün ki nasıl bir aşktır öyle. Benim de profesörün Şile'de keman çalışı ve karısının içinde olduğu gemi anlatımı gözümün önünden gitmiyor:(

    YanıtlaSil